Geçmişten günümüze sinema ve edebiyat alanında fazlaca gördüğümüz bilim-kurgu türü ürünlerin içerisinde sıkça karşımıza çıkan ütopik veya distopik öğeler aslında kendi başlarında birer öğe olarak bize sunulan türlerdir. Ancak bu türlerin sıkça birarada bulunması, bize sanki ayrılmaz öğelermiş gibi görünmektedir. Örneklerini de gördüğümüz bu tür filmler/kitaplar kendi başlarınca bir ürünü oluşturabilmektedirler.
Distopya ve ütopya iki farklı şey olarak söylesek de aslında ikisi de birbirinden beslenmektedir. Ütopya geleceği daha olumlu ve güzel bir şekilde yansıtmayı planlarken, distopyalarda yani anti-ütopyalarda geleceğin daha karanlık ve kötü taraflarının olacağını belirterek bu yönde fikirlerini sunar. Bu hafta sizlere 3 farklı distopik film ile türün örneklerini tanıtmaya çalışacağım.
THEY LIVE (1988)
John Carpenter'in yönetmenliğini yaptığı bu film az önce yukarıda da bahsettiğimiz gibi bilim kurgu türüyle bir hayli iç içe olan bir distopya örneği olarak gösterilebilir. Tipik bir Hollywood filmi olan They Live, uzaylıların istilasından sonra gizli mesajlar içeren yazıları gözlüğü sayesinde gören bir işçinin maceralarını anlatmaktadır. Bu gizli mesajların içeikleri insanlara yapmaları gerektiği şeyleri söylemekte, onların hayatlarını şekillendirmektedir. Bilim kurgu ve distopyanın birarada sunulduğu bu film John Carpenter'in bu türde izlenebilecek filmlerinden biridir.
NINETEEN EIGHTY FOUR (1984)