18 Kasım 2013 Pazartesi

Stephan Micus : "Dile Minnet Eylemeyen Adam"

2008 yılında Aya İrini'de verdiği konserden bir hafta sonra keşfedebilmiştim Stephan Micus'u. Pek tabii akabindeki yıllarda kendisini canlı izlemek hayatımdaki en büyük isteklerden birisi haline geldi. 2012'deki konserini ne yazıktır ki kaçırmıştım nihayetinde bu defa kaçırmadım...

Oldum olası World Music ya da Etnik Müzik janrları altında akustik tabanlı olarak icra edilen müziklere ilgi duydum. Dünyayı birileriyle paylaştığının bilincinde olmaktan olsa gerek, kullanılan enstrüman türlerinin yoğunluğu, dilleri ne olursa olsun, dünyayı paylaştığım insanların duygularını anlamaya özellikle çaba gösterdim. İşte tam burada da multi-enstrümantalist ancak bunu tek bir coğrafyaya sınırlı kalmadan Dünya'nın herhangi bir yerinden enstrümanları bir araya getirerek yapan Stephan Micus'la yolumun kesişmesi, pek çok konuda algımı değiştirdi.

Dünya üzerindeki pek çok farklı dile ait ezgileri dinleyip, biraz özümseyebilmiş insanlar için bir yerden sonra hangi dili kullandıkları pek de önemli olmuyor, zira notaları benliğinizden içre bir şekilde kabullenmeye başladıkça, onların duygularını pekala rahatça anlayabiliyorsunuz. Stephan Micus dinlemeye başlayan pek çok insanın kafasını ilk kurcalayan sorulardan biri "bu adam hangi dilde söylüyor yahu" oluyor. Micus'un tüm şarkılarını kendi uydurduğu bir dilde söylediğini öğrenmenizden ve bunu bilerek dinlemenizden sonra algınızdaki değişikliği de yavaş yavaş farketmeye başlıyorsunuz. Nesimî "Arabi Farısî bilmem dile minnet eylemem" diyerek Dünya düzenine karşı isyankar bir biçimde meramını nasıl anlattıysa, Stephan Micus'da aynı düzene isyanla 16 yaşında başladığı yolculuğuyla bizi de aynı isyana ortak ederken bu süreçte düzene karşı olan algımızı da değiştiriyor.

Pek çok yerde Stephan Micus'u "bir konserlik sürede dünya turuna yaptırabilen insan" diye tanımlıyor oluşum da yukarıda anlattığım sebeplerle. "Ocean" albümüyle bize hala yabancı bir ekosistemle harmanlanırken, "Desert of Poems" albümünde "Çöl" kavramının bize yaşatabileceği, daha doğrusu Çöl'ün kendi insanlarına yaşattığı her duyguyu bize akis ettirebilecek bir notalar silsilesiyle karşılaşıyoruz. Dünya'nın zıtlıklarını sonsuz saflığı ile bilinçaltımızda muhafaza ettirebiliyor Stephan Micus. Zannediyorum ki dünya dışı varlıklara kendimizi garip ses kayıtlarıyla değil Micus'un müziğiyle anlatmaya çalışsak, dünyamız ve insanoğlu hakkında ciddi oranda bilgi aktarabiliriz.

15 Kasım 2013 Cuma günü Salon İKSV'de iştirak ettiğim konseri hakkında pek de söyleyeceğim birşey yok. Organizasyonun veya icranın kalitesi zerre kadar umrumda değil. Dünyayı daha iyi tanımaya mücadele eden biri olarak, dünyayı benden daha iyi tanımış bir insanla multi-disipliner bir kültür alışverişinde bulunduk yeryüzünün ezgileri aracılığıyla, hepsi bu...